Toplum olarak yalnızca ekonomik krizin pençesinde değil, aynı zamanda derin bir ahlaki ve insani çöküşle karşı karşıyayız. Her gün, bireylerin ve grupların çıkar odaklı tutumları, yalnızca sistemi değil, umutlarımızı ve geleceğe dair inancımızı da kemiriyor. Bu süreçte en çok yara alan kesim ise gençler.
Siyasi ikbal peşinde koşanlar, özellikle gençlere iş, gelecek ve refah vaat ederek onları hayal kırıklığına uğratmaktan çekinmiyor. Gözleri parlayan gençler, bu vaatlerin peşinden giderken, sistemin onlara gerçek bir gelecek sunmaktan çok uzak olduğunu fark ettiklerinde, büyük bir çaresizlikle yüzleşiyorlar. Unutulmamalıdır ki, umut kırmak, bir bireyin hayal gücünü ve geleceğe dair inancını çalmaktır.
Bu düzen, bireyleri bireysel kurtuluş hayalleriyle oyalarken, sorunun temeline inmekten ve gerçek çözümler üretmekten kaçınıyor. Ancak, kurtuluş bireysel çabalarda değil, örgütlü sınıfsal mücadelededir. Yaşamın tamamen çıkar ve menfaat üzerine kurulu olduğu bir sistemde, bireysel düşünmenin yalnızca çözümsüzlüğü büyüttüğünü anlamak zorundayız.
Gençler, kendinizi bu çarkın içinde yalnız hissetmeyin. Haklarımızı, geleceğimizi ve onurlu bir yaşamı ancak birlikte savunabiliriz. Bu düzenin dişlileri arasında sıkışıp kalmamak için örgütlenmek, dayanışma içinde olmak ve birlikte mücadele etmek bir seçenek değil, zorunluluktur.
Siyasi çıkarları uğruna topluma, özellikle de gençlere umut tacirliği yapanlara bir kez daha sesleniyoruz: Umut satılmaz. Gençlerin hayallerine, enerjisine ve yarınlarına yatırım yapın; onları hayal kırıklığına uğratan vaatlerinize değil. Çünkü bu ülkenin kurtuluşu, bireysel menfaatlerde değil, toplumsal adaleti savunan bir anlayışın inşasında yatmaktadır.
Günün Sözü:
"Umutsuz durumlar yoktur; umutsuz insanlar vardır. Ve ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim."
— Mustafa Kemal Atatürk
コメント